SESSİZLİĞİN, SAKİNLİĞİN BELDESİ MAZI KÖYÜ
08 Eylül 2016 14:25:00
Yaz mevsiminde bir yerlere kaçıp gitmek isteriz. Sakin, gürültüden uzak, sessiz olsun deriz, ama öyle yerleri bulmak artık çok zordur. 25 yılı aşkın süredir aklımda olan bir yer vardı. İzmir Türk Kolejinde çalışırken Bodrum Mazı’dan öğrencimiz Önder Akkaş, sürekli köylerinden söz ederdi. Hurma Sahili’ni anlatırdı. On iki ay denize girildiğinden söz ederdi. Kışın Önder’le facebook’ta arada sırada yazışırdık. Hiç olmazsa bu yıl gelin, diyordu. Birkaç günlüğüne gideyim, dedim. Baştan anlaştık, pansiyondan, restorandan hesap almıyorum, olmayacaktı. Öğrencilerim bu huyumu çok iyi bilirler.
Mazı’ya doğru yola koyuldum. Bodrum’a varmadan Güvercinlik’ten sonra Mumcular sapağından dönüyorsunuz. Mumcular’dan sonra 18 kilometre uzaklıktaydı. Ağaçlarla donanmış tepeleri izleyerek sessiz köye ulaşmıştım. Önceki yıl yanan ormanlık alanları, tepeleri görmek üzdü beni. Bana Kıvanç Pansiyon’dan yer ayarlamıştı. Portakal bahçesinin içinde masalsı bir yerdi. Çevresi zeytin ağaçlarıyla donanmış, sebzelerini bahçesinde yetiştirdikleri pansiyona ne diyebilirdim. Çok hoşuma gitmişti. Önder, sanırım önceden söz etmiş ki kısa sürede samimi bir ortam yaratılmıştı. Önder Akkaş’ın nişanlısı Özlem ve Şeyda ile de kısa sürede arkadaşlık kurmuştuk. Motelin çevresindeki zeytinliklerde gün doğumundan batımına dek cırcır böcekleri sürekli ötüyordu. Bu durum bana Orhan Veli’nin şu dizesini çağrıştırıyordu: “ Sucuların hiç dinmeyen çıngırak sesleri…” çok hoşuma gidiyordu böceklerin sesleri. Güne renk, ses katan başka sesler de az değildi hani. Uzun yıllardır kulağımıza yabancılaşan eşek anırmaları, ineklerin “mö” diye bağırmaları, keçi, koyun sesleri, geceleri kurbağa seslerini yıllar var ki duymaz olmuştuk…
Aşçı Remzi Usta motelde mutfaktaydı, komik insandı. Yüzünden gülümseme eksik olmuyordu. Okul harçlıklarını çıkartmak için motelde çalışan Buse, Yeşim ve Gamze’nin incelikleri, motele adını veren üniversiteli Kıvanç’ın her gece müzik ziyafetleri, hepsi de tekir olan kedicikler birer zenginlikti bence…
Şirin köy, Aşağı, Yukarı Mazı olmak üzere ikiye ayrılıyordu. Sahil, yani Hurma Sahili, Aşağı Mazı’daydı. Suyun berraklığı, temizliği, ruha, bedene çok iyi geliyordu. Tam sahilde Mazı Restoran devasa bir yapı olarak göze çarpıyordu. Kayalara oyulmuş, çoğu yerde o büyüklükte bir mekana rastlamak çok zordu. Orayı Önder Akkaş işletiyordu. Deniz yoluyla gelen müşterileri daha çoktu. Mavi Tur’un uğrak noktasıydı. Dünyaca ünlü futbolcusundan tutun da mankenine, yazarına, gazetcisine kadar çoğu kişi teknesini demirleyip soluğu o restoranda alıyordu. Balığı Önder kendisi tutuyordu. Kiloluk lagos balıkları su gibi ucuzdu. Yöresel otların tadı bir başkaydı. Ege’nin zengin meze kültürünün yansımaları restoranda görülüyordu. Bu yiyeceklerin uzmanı Önder’in annesi Fatma teyzeydi. Önder, aykırı tipiyle daha çok film aktörlerini çağrıştırıyor. Uzun saçları, kulağında küpesi ona sevimlilik kazandırıyordu. Herkesle arası iyiydi. Yabancı dil bilmesi ona olan ilgiyi artırıyordu. AKUT görevlisiydi. Biz oradayken Ören’de orman yangını çıktı. Önder giysilerini donanıp soluğu orada aldı, nişanlısı Özlem onu yalnız bırakmadı.
Oturup söyleşiyorduk çoğu zaman. Okuldan, anılardan, arkadaşlarından sohbetimiz saatleri alıyordu. Dile kolay 28 yıl geçmiş aradan. Her şey biter dostluklar bitmezdi benim anlayışımda. Restoranda gece görüntüsü de bir başka oluyordu. Yıldızlar gökyüzünü bir baştan öteki başa kaplıyor, gökyüzü yıldıza kesiyordu. Yıldızlara dalmışken Önder’in anlattıkları kulaklarımda yankılanıyordu. Ben koleje yazıldığım zaman köyün yolu yoktu. Toprak yolda gidip gelirdik. Geceleri elektrik kesintisi olmadan gün geçmezdi. Bodrum ışıklarla yıkanırken elektrik bulmakta zorlanırdık. Nereden nereye, iskeleye gelip de teknesine elektrik isteyenlere ücretsiz olarak veriyorum elektriği. Karanlığın ne demek olduğunu iyi bilenlerdenim. Hele denizde ışığın yoksa…
12 Mart 2008 Bodrum Life dergisinde Önder Akkaş’ın “Beyaz Tüy” yazısı Mazı’yı çok hoş anlatır: “ Uzaktan, mavinin üstünde süzülen küçücük beyaz bir tüydü, bizim için beyaz yelkenli. Yıllar yılı hep uzaktan bakmışızdır açıktan geçen yelkenlilere. Biz onlara, onlar bize… Bodrum’dan Gökova’ya doğru açıldığınızda Orak Adası’nı geçince Pırasa Adası’na doğru ve Kise Bükü’ne ulaşırsınız. Sonra Çamlık ve Şeytan Deresi Koyu. Ardından Çatal Burnu ve Akarca sonrasında Çakıllı Yalı, İnce Yalı, Hurma Sahili ve Sedef Koyları, Ilgın ve Sedef Koyları, Hurma Sahili ve İnce Yalı’yı ayıran tepenin üzerinde de Mazı Köyü. Hoş geldiniz…”
Sevgili Önder Akkaş, köye her gelene aynı içtenlik, aynı sıcaklıkla hoş geldiniz, demeyi yaşam biçimi haline getirmiş. Gürültüden, kirlilikten kaçıp kafa dinleyebilmek için uygun bir yer Mazı Köyü…