CHP'li Belediye Başkanları 'Başkanlar Zirvesi'ne katıldılar...
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Belediye Başkanları Zirvesi 4-5 Kasım tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirildi.
07 Kasim 2016 11:20:00
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Belediye Başkanları Zirvesi 4-5 Kasım tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirildi.
Toplantıya, Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, Alaplı Belediye Başkanı Nuri Tekin, Gülüç Belediye Başkanı Gökhan Demirtaş, Kandilli Belediye Başkanı Mustafa Aydın, Çatalağzı Belediye Başkanı Adnan Akgün, Muslu Belediye Başkanı Sabahattin Adıyaman ve Gümeli Belediye Başkanı Ahmet Saydam da katıldı.
Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun’un koordinasyonunda İzmir'de Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde 'CHP'li Belediye Başkanları Zirvesi’nde Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden gelen belediye başkanları, milletvekili ile parti yöneticileri, kendi aralarında mini toplantılar düzenlendi.
Zirvede kürsüye çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin belediye başkanlarına seslendi.
Sözlerine "Yol arkadaşlarım" diyerek başlayan Kılıçdaroğlu, "İzmir, 2 bin 500 yıllık geçmişi olan bir kentte nelerin yapılabileceğini ortaya koydu. Çok daha güzel şeyler İzmir'de yapıldı. İzmir'in bir özelliği var. Düşmana ilk kurşunun atıldığı kenttir. İzmir ve Kurtuluş Savaşı sonrası düşmanın denize döküldüğü kenttir" dedi.
Toplantı çıkışında da basın açıklaması yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,"Herkes düşüncesini özgürce dile getirmek zorundadır, böyle olmazsa demokrasi olmaz zaten. “Benim dediğimi yazacaksın, benim dediğim gibi düşüneceksin, benim dediğim gibi konuşacaksın, benim dediğim gibi davranacaksın. Böyle bir anlayış demokrasilerde yoktur, o dikta yönetimlerinde vardır. Darbeyi de istemiyoruz, dikta yönetimini de istemiyoruz, diktatörü de istemiyoruz” dedi.
Kılıçdaroğlu, ayrıca şunları kaydetti:
MYK VE PM’Yİ TOPLAYACAĞIZ
Değerli basın mensupları, belediye başkanlarımızla yaptığımız toplantıyı sonlandırdık. Yarın Bandırma’ya gidecektim ama Türkiye’nin olağanüstü koşulları nedeniyle programımızı iptal ettik. Bugün akşam Merkez Yönetim Kurulumuzu toplayacağız, yarın da Parti Meclisini. Parti Meclisi durumu değerlendirecek ve sonunda bir bildiri ile kamuoyuna düşüncelerimizi aktaracağız.
YARGI, SİYASİ OTORİTEDEN TALİMAT ALARAK KARAR VERMEKTEDİR
Değerli basın mensupları, 9 gazeteci arkadaşın tutuklanması asla kabul edilecek bir eylem değildir. Hiç kimse başka bir gerekçe aramasın. Yargı bağımsızlığıymış, yargıya müdahale edemiyormuşuz gibi gerekçelerin arkasına sığınmaya kimsenin hakkı yoktur. Çünkü bilinmektedir ki, yargı siyasi otoriteden talimat alarak karar vermektedir. Daha önce incelenmiş, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün görüşü ortaya çıkmış, denetim elemanının görüşü ortaya çıkmışken, olayı yeniden kaşıyarak 9 kişiyi önce gözaltına, sonra hapse atmak bizim kabul edeceğimiz bir uygulama değildir. Türkiye’nin itibarı büyük ölçüde zedelenmiştir. Şu anda dünya ayaktadır ‘ne oluyor Türkiye’de?’ diye. Milletvekilini hapse atarsın, gazeteciyi hapse atarsın, öğretmeni hapse atarsın, üniversite hocasını hapse atarsın, ne olacak peki bu ülkenin hali? Herkesin hapiste olduğu bir Türkiye mi daha saygındır, herkesin özgür olduğu bir Türkiye mi daha saygındır? Sayın Binali Yıldırım’a çok açık ve net bir çağrı yapıyorum: Demokrasiye sahip çıkınız, insan hak ve özgürlüklerine sahip çıkınız, medya özgürlüğüne sahip çıkınız!
DARBEYİ DE, DİKTAYI DA, DİKTATÖRÜ DE İSTEMİYORUZ
Cumhuriyet Gazetesi ne yaptı? Cumhuriyet Gazetesi bir yerlere bomba mı yerleştirdi? Cumhuriyet Gazetesinin yöneticileri, vakıf yöneticileri FETÖ’yle işbirliği mi yaptılar? Yıllarını bu alanda mücadeleyle geçiren yazarları, gazetecileri hapse atmak ne zamandan beri yargı bağımsızlığının arkasına sığınılarak anlatılmaya çalışılıyor? Yargının ’ayak bağı’ olarak telaffuz edildiği bir ülkede yargı bağımsızlığı yoktur. Medyası özgür olmayan bir toplumun kendisinin özgür olması mümkün değildir. Son derece rahatsızız. Görüşü ne olursa olsun bütün gazetecilerin özgür olması lazım. Herkes düşüncesini özgürce dile getirmek zorundadır, böyle olmazsa demokrasi olmaz zaten. “Benim dediğimi yazacaksın, benim dediğim gibi düşüneceksin, benim dediğim gibi konuşacaksın, benim dediğim gibi davranacaksın.” Böyle bir anlayış demokrasilerde yoktur, o dikta yönetimlerinde vardır. O nedenle darbeden sonra dedim ki, “Ne darbe, ne dikta, tam demokrasiyi istiyoruz biz!” Darbeyi de istemiyoruz, dikta yönetimini de istemiyoruz, diktatörü de istemiyoruz. Biz kendi ülkemizde barış içinde kardeşçe huzur içinde yaşamak istiyoruz.”
Haber : damar67
ETİKETLER : Yazdır
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor