NASIL GÖRÜNÜYORUM
05 Aralik 2014 12:52:00
Seçim çalışmalarında seçmenine; “su cennetinde Türkiye’nin en pahalı su parasını, en ucuz fiyat yapacağız” diyenlerin takipçisi olmak işimiz demiştik.
Verilen sözün tutulmasını uzun zamandır söz verdiğimiz için takip ediyordum. Seçimler biteli tam dokuz ay oldu ve söz verilen uygulama nihayet bugün belediye meclisinde, CHP belediye meclis üyeleri ile sağduyulu bildiğimiz sözünün eri altı AKP meclis üyesi sayesinde oy birliğince onanmıştır. Ereğli halkına hayırlı olsun.
Lakin Ereğli halkı şunu bilmeli; Sayın Belediye Başkanı bu oylamada ret oyu kullanmıştır! Yani gerçekte propagandasını yaptığı pahalı su fiyatını indirmek istememiştir! Bunun altı kalın kalemle çizilmelidir!
On iki yılda dünyada iş kazalarında ölüm oranında dünya üçüncüsüyüz. Lider olmaya az kaldı, çünkü hızla artmaktadır. Son on iki yılda iş kazası sayısı bir milyonu geçmiş, ölüm vakası on dört binleri bulmuş, 2014 yılı ilk dokuz ayında 1414 kişi iş kazalarında can vermiş durumdadır. Bu iş kazalarında bilinebilen sakat kalan sayısı yüz otuz bin dolayındadır.
Dün dünya engelliler günüydü, bugün dünya madenciler günü.
Ne diyeceğimi bilemiyorum. Ermenek’te günler sonra ancak bugün ulaşılabilen altı madencimiz geliyor aklıma. Boğazımda bir şeyler düğümleniyor ve susuyorum.
Bir demokrasi ülkesi olmak için hızla yarışmaktayız ve bunun için çaba sarf etmekteyiz.
The Economist’in Demokrasi endeksine göre Türkiye 2008 de 87. Sıradayken 2010 yılında 89. Sıraya gerilemiş ve demokrasi olarak sınırda yer almıştı.
Şimdi artık 112. sıradayız. Bunu “Melez rejim ülkesi” olarak adlandırıyorlar. Yani yarı özgür bir ülke diye sınıflandırılan bir sınıftayız.
Melez rejim ülkesi, yani yarı özgür bir ülke olarak adlandırılmak altı kriterle belirlenmektedir.
1- Kuralların sıklıkla ihlal edilmesi, seçimlerin adil ve özgür yapılmasındaki engeller.
2- İktidarın muhalefet üzerindeki belirgin baskısı.
3- Politik, kültür, hükümetin icraatı, siyasal katılım, konusunda yaşanan aksaklıklar, bazı durumlarda kusurlu demokrasi kategorisindeki ülkelerden daha vahim ve kalıcı olabilir.
4- Yolsuzluklar yaygınlaşma eğilimi gösterirken, hukuk devleti kavramının sadece kâğıt üzerinde kalması.
5- Gazeteciler üzerinde baskı ve tacizler, medyanın bağımsızlığını zedeleyecek ölçüdedir.
6- Yargı bağımsızlığı yoktur.
Yorumu yazımı okuyan okuyucularıma bırakıyorum.
Şimdi son belediye meclis toplantısında Sayın Belediye Başkanımız Hüseyin Uysal; “yeni çıkan yasaya göre, hibe karşılığında alınan borçsuz şirketlerle belediyelerin, kendi ihalelerine düşük karlarla katılabileceklerini, bu işin belediyelere katkı getireceğine kendisinin de inandığını, bu konuda çalışmaların başlatıldığını, bir komisyon kurulduğunu” söyledi.
Benden söylemesi; tüm belediyelerde AKP ile yolsuzluklar bu paravan şirketlerle yapılmaktadır. Fısıltı gazetesinde çok iğrenç söylemler varsayımları dolaşmaktadır. Bu konunun yakinen takipçisi olacağız.
Sevgili Başkanım, Azmanlar ailesinin Polisevindeki düğününde aynı masada oturmuştuk. Siz benim İlçe Başkanıma; “nasıl görünüyorum” diye sordunuz. O da “gayet iyisiniz” demişti. O vakit siz de “inan göründüğümden çok iyiyim” demiştiniz.
Belediyeye ait taşınmazların kiraya verilmesi hususu, isteğiniz dışında aynen geçerken, gözünüze iyice baktım.
Sadece 2 sene öncesinden bu güne, ‘kararları çelişen, farklılaşan’ bir görüntü çiziyorsunuz. Hem de sizi daha öncesinden tanıyanları bile “yanılmışım” deldirtircesine farklı.
Bana sorarsanız başkanım, iyi görünmüyorsunuz…