ÇANAKKALE YALOVA RESTORAN
26 Mart 2015 16:30:00
Çanakkale’de kime sorsanız adam gibi bir restoran hangisidir, diye beklemeden Yalova Restoran, diyorlar. Gezgin olduğum için gezi dergileri, gazetelerde okumuştum bu restoranın adını. Özelliklerini az çok biliyordum. Sahil kentinde yenecek en güzel yiyecek kuşkusuz balıktır. Balığın pişirilmesi ustalık ister. Ateşe atmakla balık pişmez. Balık ürünleri her babayiğit pişiremez. Bu, başlı başına ustalık ister. Beceri ister. Sabır sevgi işidir.
Ziya Sürgit tarafından 1940 yılında dostları ile hoşça zaman geçirmek hem de yiyip içeceği küçük bir mekan açar. Tek tekçi olarak anılan Ziya’nın yeri olarak anılan yer, zamanla arkadaşlarının da isteğiyle adını Yalova olarak değiştirir. Zamanla bir lokantaya dönüşür, yeri de değişir. Çanakkale Limanı’nın en güzel köşesinde, deniz kıyısına taşınır. Günümüzde restoranı işletmeciliğini yapan Ertuğrul Sürgit ailenin üçüncü kuşak temsilcisidir. İşini de severek, bilerek yapmaktadır. Günümüzde de “gedikli” diye anılan meyhane kültürünü yaşatmaktadır. Gelenlerin çoğu birbirlerini tanıyan aileler, dostlardır. Bir de benim gibi yabancılar da müşterileri arasına katılır.
Mezeler de Ege’nin ot kültürü de egemen. Deniz ürünleri oldukça zengin, yörede denizde ne çıkıyorsa masanıza gelebilir. Şimdiye kadar tatmadığım “istiridye, tarak, cık cık” denilen deniz kabuklu ürünlerini tatma olanağını yakaladım. Lezzetleri müthişti, hepsi de başlı başına protein deposuydu. Kalamar yumurtasının farklı deniz ürünleriyle fırınlanması ortaya ilk kez tadacağınız farklı bir lezzet çıkartıyordu. İşinin erbabı, çok iyi bilen Şef Nail Karagöz’ün önerisiydi bana sunulan yiyecekler. Mutfak baş usta Hayati Tezcan’a emanet edilmiş, yardımcıları ve 25 çalışanıyla güzellikler yaratıyorlar. Bize bir balık pilakisi getirmişti ilk gittiğimizde, yiyenlerin tadı damağında kalmıştı tam anlamıyla.
Garson arkadaşların müşteriyle dostluk kurmaları ortamı daha da sıcak bir duruma getiriyordu. Her lokantada becerilemeyen bir şeydir bu. Hele yalnız gittiğinizde işi yoğun olsa bile gelip sizlerle iletişim kurmak binlerce yemekten daha lezzetlidir bence. Birkaç gün içinde sıcak bir dostluk kurmuştuk. Yemenin, içmenin bahane olduğunu ne güzel anlatıyordu sıcacık söyleşiler.
Masanız cam kenarındaysa deniz uzanıyorsa karşınızda geniş açıdan çevreyi izlemenin güzelliği çoğu şeye değişilmiyor Yalova Restoran’da. Masmavi denizde uzanıp gidiyorsunuz, tarihimize yön veren kahramanlar, adsız kahramanları düşünürken bir duygu bulutu gelip yüreğinize çörekleniyor. Okuduklarınızla hıçkırıklar boğazınızda düğümleniyor. Çanakkale’yle ne kadar övünsek azdır diyorsunuz. Gözyaşları son engeli aşsa da belli etmemek için bir mücadeleye başlıyorsunuz…
Gece ipeksi bir örtüyle kentin üzerini örterken yıldızlar titrek ışıklarıyla gülümsemeye başlıyorlar. Ayın saltanatı gökyüzünde başlarken gümüşi bir ışıkla dağlar, denizler, ovalar yıkanmaya başlıyor. “Ay altında giden kağnıları” düşünmeden edemiyorsunuz. Denizde yakamozlar ışıl ışıl. Deniz ışığa kesiyor, karşı kıyılardan gelen rengarenk ışıklar suya bir başka renk katıyor. Denizde bir çılgın renk yangını gözlerinizi alıyor. Ay uzun huzmelerini yakmış güçlü bir fardan farksız. Elinizdeki kadehi aya uzatıp dolduruyorsunuz. Ayın rengi elinizdeki bardağı dolduruyor. Yaşam değişik gel gitlerle sürüyor… 250 kişilik restoranda boş masa olmamasına şaşırmıyorum. Fazlasıyla hak ediyor bunu…
Çanakkale’ye geldiğinizde adam akıllı bir yer istiyorsanız Yalova Restoran sizleri bekliyor. Lezzeti, kalitesi, sunumuyla alışkanlıklarınız değiştirecek nitelikte bir restorana merhaba deyin. İşletmecisi Ertuğrul Sürgit, baş aşçı Hayati Tezcan, şef Nail Karagöz ve deneyimli 25 çalışanıyla konuklara her türlü konforu, lezzeti sunmak için seferber olmuşlar, deneyin alışkanlığınız olsun.