17.08.1999…
Hafızalardan silinmeyen derin bir uğultu duyuldu önce. Ardından, yurdun kuzeybatısı, saat 03.02’de 45 saniyelik gerçek bir kabusun ardından karanlığa büründü. 17 Ağustos 1999’da, Gölcük-Kocaeli merkezli 7,4 büyüklüğündeki salınımına tamamen hazırlıksız ve bilinçsiz yakalanmıştık ve maalesef buna devlette dahildi…
17 Agustos 2020 16:42:33
Haber Merkezi - Aslından 1999 yazı oldukça sıcak başlamıştı. Türkiye yaz sıcaklarını iliklerine kadar hissederken önemli bir doğa olayını yakından görme imkanı bulacaktı. Tarihler 11 Ağustos’u gösterdiğinde, 20’nci yüzyılın son Güneş Tutulması en iyi Türkiye’den gözlemlendi. Bartın - Batman hattında gün ortasında gece olmuş, bu şölen 143 saniye sürmüştü…
Ülkemiz bu olaydan 5 buçuk gün sonra tarihinin en yıkıcı afetlerinden birini yaşadı. Her iki olay arasında bilimsel bir bağlantı kurulamadığını önemle hatırlatıyoruz. Ancak, Güneş ve Ay Tutulmalarının özellikle sular üzerinde etkileri olduğu biliniyor ve fay sistemleri de ciddi miktarlarda su içeriyor. Fakat yine de, bilimsel bir bağ olmadığı uzmanlar tarafından belirtilmektedir.
O gecenin karanlık sabahında, Kuzey Anadolu Fayı’nın batı kanadı kırılmıştı ve ölüm gece yarısı gelmişti. 180 kilometrelik fay 45 saniyede hareket etmişti.
Resmi kayıtlara göre, 17 bin 480 can kaybı, 24 bin yaralı ki, bunlardan bazılarında kalıcı sakatlık oluştu. 100 bin kişi bir daha asla evlerine dönemedi. 73 bin 342 bina ya tamamen yıkıldı ya da ağır hasar gördü. 91 bin civarı konut orta hasar, 102 bin civarındaki konutunda hafif hasar gördüğü rapor edildi. Ayrıca, 14 bin 133 iş yerinde de çeşitli derecelerde hasarlar oluşmuştu.
Yıkılan ve ağır hasar gören yapıların büyük bölümünün depreme dayanıksız, yönetmeliğe aykırı olduğu sonradan anlaşılacaktı.
Deprem, Kocaeli’nin Gölcük ilçesi merkezli deprem, Kocaeli, Sakarya, Yalova ve İstanbul başta olmak üzere; Düzce, Bolu, Bursa, Bilecik, Balıkesir, Çanakkale, Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Eskişehir, Ankara, Kütahya, Zonguldak ve Karabük’te can kayıpları, yaralanma, hasar ve yıkımlara neden olmuştu.
2007’de çıkartılan ve 2018’de de eksiklikleri tamamlanarak iyileştirilen Deprem Yönetmeliği ve Kentsel Dönüşüm projelerinin yanı sıra, afet öncesi, anı ve sonrası müdahaleler konusunda artık daha bilinçli ve donanımlı olsak da, bir sonraki deprem için zaman daralıyor ve maalesef tam olarak bu konuya hazır değiliz.
Afetler konusunda yapılması gerekenlerle ilgili detaylı bilgileri, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü ve Deprem Dairesi Başkanlığı – AFAD olmak üzere, konuyla ilgili resmi kurum ve kuruluşlardan öğrenebilirsiniz.
Birçoğumuzun evinde hala deprem çantası yok. Yine birçoğumuz mahalle ya da semtimizdeki toplanma alanlarını bilmiyor. Hafif sarsıntıda bile telefon aramaları yaparak, acil ihtiyacı olanların, sağlık kuruluşları ya da itfaiyeye ulaşması engelleniyor. Acil durum yolları gelişigüzel kullanılıyor. Enkazda kalma korkusu 6-7’nci kattan atlanmasına neden oluyor. 1999 öncesine göre daha bilinçli olsak ta toplumsal olarak aşamadığımız ancak aşabileceğimiz konular var. Hem devlet hem de millet olarak…
Son olarak; “DEPREMİN YIKAMAYACAĞI TEK ŞEY BİLİNÇTİR”
Haber : Timuçin ÖZAT
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor