YERLİ MUHAMMED ALİ CLAY..
04 Nisan 2019 17:33:00
Gecede gündüzü gündüzde geceyi yaşamaya kalkamayız.
Çünkü değiştirmeye gücümüz yetmez. Öyle olaylar yaşarız ki anlamlandıramayız ve açıklayamayız aciz kalırız. Gücümüzle değiştireceklerimiz sınırlıdır. Ama malesef bazen bizler bu sınırları bencilliklerimizle zorlar dururuz.
Zaman zaman hepimiz şahit olmuşuzdur. Bir anda hava kararır ortalık toz duman. Meteorolojiden sel sağnak haberleri, ile köşelerimize çekiliriz. Yer patlar gök çatlar şimşekler ardı ardına çakar... elektirikler kesilir dualar edilir. Bütün gürültü bir müddet sonra sessizliğe teslim olur. Veriler sıfırlanmış kuraklık devam etmeye, malesef devam edecektir.
Doğa kendi farkındalığını koyar bir tarafı yıkar bir tarafı yapar. Zamanını kendisi ayarlar ve kendi zamanını bekler. Kışı, baharı, yazı, sonbaharı bu sistemle bazen karsız bazen kurak yaşarız...
Bir şekilde anlamaya çalışırız da beceremeyiz. Bu örneklerle çoğaltılabilinir. Bana da bu anlatımdan nereye geleceksin denilebilinir. Oysa o kadar çok değiştirebileceğimiz olay vardır ki onlarla uğraşmayız enerjimizi harcarız. Ülke genelinde zor bir seçim yaşadık. Yıllardır ezik bir muhalefet ve ne yapacağını gayat iyi bilen güç şımarığı bir iktidar ile yıllardır yani 17 yıldır yaşıyoruz. Artık kendinden oldukça emin ve gücün rehaveti ile faşizan tavırlar sergileyen rejimi kendine devirmiş bir iktidar rehavetine karşı son demokrasi seçimi yürekleri ışıldattı. Ülkenin büyükşehirlerini muhalefet iktidarın elinden aldı. Bütün tehditler ekonomik baskılar manevralara rağmen Ankara İstanbul’dan Adana’dan Mersin’den, Eskişehir İzmir gibi güneşler doğdu. Sanki doğada bir şeyler normalleşti.
Hele İstanbul güneşi ülkeyi sarstı şaşırttı. Adı sanı olmayan yağız bir delikanlı çıktı gele geldi. Karanlık günlere alternatifsizliklere güneş tuttu aydınlık oldu. Adı Ekrem İmamoğluydu. Böylesi uzun yıllardır görülmedi. Yüzyıla ışık, asil kan, kavgasız, sinirsiz, kültürlü, kibar, güler yüzlü bir kişi idi. O Ekrem İmamoğluydu. Sanırım artık bahar zamanı gelmişti... Ya Ankara yavaş, yavaş Mansur dedi. Bekledi bekledi ve yine Mansur dedi...
Bir de Kdz. Ereğli var ki... Ereğli’yi Ereğli yapan yılların başkanı koca başkan Halil Posbıyık idi... Bu koca çınar neler yaşadı neler gördü nelerle yoğruldu... Ereğli bilir, o Ereğli’yi bilir . Halil Bey’in saçları bilir. O nedenle kendisine ak saçlı denir... O ak saçlı koca çınar 3 kez yıkıntılar depremler yaşadı. İhaneti gördü kalleşliği gördü vefasızlığı gördü ama pes etmedi. Üçüncü kez çıktı geldi. Ereğlili de onu bırakmadı hep sahiplendi bağrına bastı. Tıpkı Rahmetli Muhammed Ali Clay gibi onurlandırdı unvanını üçüncü kez ona teslim etti. Bir başka örneği olmayan bu onura layık gördü. Hayırlı olsun başkanım sizin de her zamanki gibi buna layık olacağınıza inancım tamdır...
İyiler kötüler her zaman olacaktır. Bunlar bundan sonra nasıl olabilir diye düşünmeyin... Yeni iyileriniz, yeni kötülerinizle, yeni döneminizde başarılar diliyorum...
03-04-2019
Ercan Yüksel