BİZİM VATAN BİLDİĞİMİZ ONLARIN MÜLKLERİYDİ…
21 Mayis 2020 00:06:33
1923 Ankara… Hürriyet çığlığı eski başkentin yani İstanbul'daki sarayın duvarlarında yankılanalı 15 yıl olmuştu. Ama sonra iç savaş ve büyük savaş fırtınası üzerine gelmiş, Hürriyetin bütün izlerini silip süpürmüştü. Vatan, yeni sahiplerinin elinden kayıp gitmek üzereydi. Şehir yeni bir rüzgâra hazırlanmaktaydı.
1923’ten dört yıl önce, İskoçya'nın Glasgow kentinde inşa edilmiş Torocaderto adlı külüstür gemi limana yanaşmak üzere. Emektar 1894 yılında satın alınmış, adı Bandırma olarak değiştirilerek posta vapuru haline getirilmiş. Şimdi Kurtuluş Savaşı’na önderlik edecek o büyük adamı Mustafa Kemali taşıyor. İnip, Samsun limanından Anadolu içlerine ilerleyecek.
Kurtuluş Savaşı 1922'de Mudanya Mütarekesi ile sona erdi. 6 Ekim'de TBMM ordusunu temsilen Refet Bele komutasındaki bir askeri birlik işgal altındaki İstanbul'a girdi. Halk Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları hakkında ölüm fermanı imzalayan, Millî Mücadeleyi bastırmaya çalışan Padişah Vahdettin'e öfkeliydi. Tıpkı diğerleri gibi o da mülkünü elinde tutmak için vatanı işgal edenlerle iş tutmuştu.
Padişahların ve burjuvaların vatanı yoktur. Bizim vatan bildiğimiz onların mülkleridir. Gerekirse düşünmeden satarlar!
TBMM hükûmeti 1 Kasım 1922'de hilafet ile saltanatın ayrıldığını ve saltanatın kaldırıldığını iki maddelik bir kanun ile ilan etti. 16 gün sonra Sultan Vahdettin, oğlu ve hareminin mensuplarıyla birlikte Boğaziçi'nde demirlemiş olan İngiliz zırhlısı ile Malta'ya kaçtı.
1923’te laik Cumhuriyet ilan edenlerin ilk adımları şunlar oldu:
Hilafet kaldırıldı.
Cuma günü tatil olmaktan çıkarıldı.
Medreseler kapatıldı, dini okullar Milli Eğitim’e devredildi. Tekke ve zaviyeler kapatıldı. Kadına seçme ve seçilme hakkı tanındı,
Medeni Kanun ilan edildi, bu alanda şerri hükümlere yer olmayacaktı. Haliyle şeriat mahkemeleri kapatıldı.
Soyluluk unvanlarının kullanılması yasaklandı.
Arap alfabesi yerine Latin alfabesinin kullanılmasına karar verildi ve elbette takvim sistemi değiştirildi.
Bundan sonra egemenlik ulusundu. Egemenliği ve gücünü tanrıdan alan halife padişaha yeni ülkede yer kalmamıştı.
***
19 Mayıs Bayramına gelince:
İlk defa 1926 yılında “Gazi Günü” adı altında Samsun'da kutlandı.
1935'te “Atatürk Günü”ne dönüştürüldü. Fenerbahçe Stadı'nda kutlanan bu ilk 19 Mayıs, yüzlerce sporcunun katılımıyla bir spor şenliği gönümü kazandı.
Bu şenliğin ardından gerçekleşen Spor Kongresi'nde söz alan Beşiktaş Kurucu Üyesi Ahmet Fetgeri Aşeni kutlanan “Atatürk Günü”nün tüm gençliğe mal edilebilmesi için "19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı" adı altında her yıl yapılmasını teklif etti. Kongrede oylanan bu öneri kabul edildi ve yasalaştı.
12 Eylül Cuntası günü "Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı"na dönüştürdü.Atatürk’ü öldürmüşler anmasını yapıyorlardı! Ve o günde yapılan kutlamalar ilk kez AKP iktidarında yasaklandı…
***
Çağımızın devrimci ruhunun özetidir bu; esası çürümüş eski düzeni devirme, yerine özgür ve eşit bir yeni ülke kurma hareketidir. Kralları, soyluları, papazları, halifeleri, sultanları, onların iktidarının ete kemiğe bürünmüş hali olan monarşileri, eskiye değin çürümüş olan ne varsa onu alaşağı ettiği için devrimdir adı. Bizler 250 yıldır dünyanın her yerinde çürümüş monarşileri devirip Cumhuriyet ilan ediyoruz. Her defasında yürüyen ölüler mezarlarından çıkıp geliyor, önlerine ne çıkarsa yıkıyor. Sonra kalkıp yeniden yapıyoruz, yenisini ilan ediyoruz. Çünkü biliyoruz, eşitlik ve özgürlük içinde yaşamanın başka yolu yok.
Bunun adı Onların mülkünü bizim vatanımıza çevirme mücadelesidir,
Bunun adı 19 mayıs mucizesidir!
19 Mayıs, bizim Cumhuriyetimizin ilk adımıdır, unutmuyoruz, hafife almıyoruz.
Bir sultanın mülkünden büyük bir vatan yaratmayı böyle başardık.
Kutluyoruz!
Sevgilerimle…