ÇÖZÜM BULUNAMAYAN SORUN !...
26 Kasim 2024 16:07:43
KEPÇE
Türkiye de trafik hizmetlerini bir bütüncü bir yaklaşım içerisinde koordine edecek bir kurum diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bulunmamaktadır. Türkiye’de trafik hizmetleri; eğitim ve mühendislik hizmetleri, trafiğin düzenlenmesi ve denetlenmesi ile ilgili kuruluşlar olarak parçalı bir yapıdadır. Bu yapı içerisinde sorumluluğun çok çeşitli sektörler ve kurumlar arasında bölünmüş olduğu görülmektedir. Oysa trafik sistemleri karmaşık sistemlerdir ve bu sistemlerin yönetimi kapsayıcı bir program ve bu programa dayalı stratejiler gerektirmektedir. Yerel yönetimlerin trafik ile ilgili hizmetleri sadece mühendislik hizmetleri ile sınırlı kalmaktadır. Halbuki günümüzde yerelleşme ile birlikte, çoğu gelişmiş ülkelerde hizmetlerin sunulmasında yerel yönetimlere ağırlık verilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununda belediyelere görev, yetki ve sorumluluklar verilmiş ancak denetim ve kaynak belediyelerden esirgenmiştir. Bugün Türkiye'de şehir içi trafik hizmetleri dendiğinde daha çok belediyelerin bulunduğu il ve ilçe merkezlerinde yapılan her türlü hizmet kast edilmekledir. Önemli alt yapıyı belediyeler yerine getirmekte, sadece denetleme ve araç tescilini merkezin temsilcisi emniyet teşkilatı yapmaktadır. Bu açıdan burada bir hizmet alanı dağınıklığı bulunmaktadır. Her türlü şehir içi alt yapıyı belediyeler yaparken, merkeze bağlı polis teşkilatı denetlemeyi yapmakta ve çoğunlukla bu hizmetler arasında birliktelik, bütünlük ve koordinasyon sağlanamamaktadır. Belediyelere yaptığı bu hizmetler karşılığı yeterli kaynak aktarılmaması sonucu belediyelerin bu görevleri yerine getirmede etkinlik sağlayamamaktadır. çözümünde en etkili ve verimli hizmet yolunun seçilerek, can ve mal kayıplarını en az seviyeye iner.
Trafik sorunlarının giderilmesi için trafik hizmetlerinin yerel yönetimlere devredilmesi gerekmektedir.
Trafik hizmetlerinin tümüyle yerel yönetimlere devredilmesi gerekmektedir. Bunun oluşması ise bir sürece bağlıdır. Türkiye, trafik kültürü bakımından yerel yönetimlerin trafik hizmetlerini devralması ve sunmasına tam olarak hazır değildir. Bu kültürün oluşması ve merkezi yönetimin yerel yönetimlere olan önyargısının kırılması açısından bir çözüm yoluna gidilmelidir.
Trafik sorunlarının giderek artması, sürekli can ve mal kayıplarının meydana gelmesi, neredeyse Türkiye de çözümü bulunamayan sorun haline dönüşmüştür. Bu sorun karşısında ise en önemli unsur insandır. Çünkü hiçbir kurumun ya da kuruluşun yönetme erki, ‘toplum ve insan değeri’ karşısında bir önem taşımamaktadır. Toplumsal fayda sağlayacak yöntemlerin, merkezi otorite veya yerel yönetim tarafından yönetilmesinin pek farkı yoktur. Sosyal sorun olan trafik hizmetleri, hizmette yerelliğin ön plana çıktığı bu yüzyılda çözümü yerelleşme ile bulmaya çalışan batı ülkelerinde olduğu gibi trafik hizmetlerinin asıl sahibi olan yerel yönetimlere devredilmesi gerekmektedir. Bu sosyal sorunların çözümünde en önemli görev ise bireylere düşmektedir. Toplumsal bir trafik kültürü anlayışı ve eğitimini benimsememiz gerekmektedir. Avrupa’nın trafik sorunlarını çözmesinde en önemli unsur bilinçli bir trafik kültürüne sahip olmasıdır.
Adil ve önemli olduğu düşünülen başta trafik güvenliği kurallarını da benimsemiş ve uyguluyor olmalarından kaynaklandığı görüşü ileri sürülmektedir. Bu onlar için ortak bir değer ve kültürdür. Bu bağlamda bir kültür sorunu olarak, trafik sorunlarının can ve mal kayıplarına sebebiyet vermemesi kendi elimizin altında yatan en önemli faktörlerden biridir. Bu kültür kapsamında, sorumluluğu da olan birey olduğumuzu unutmadan; yaya, sürücü, veya yolcu olarak sorumluluklarımızın farkında olup, trafik kurallarını benimseyerek yaşamalı ve bu kuralları uygulamalıyız. Bu kültür ise, halka en yakın hizmet birimi olarak ancak yerel yönetimlerce kazandırılabilir ve devamlılık yollarını araştırmak olacaktır.