ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜNDE GÜNAYDAN SERT AÇIKLAMA !
EREĞLİ’de 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü nedeniyle Atatürk anıtı önüne çelenk konuldu.
10 Ocak 2017 13:38:00
EREĞLİ’de 10 Ocak Çalışan Gazeteciler günü nedeniyle Atatürk anıtı önüne çelenk konuldu.
Ereğli Gazeteciler derneği (EGD) Başkanı İ.Necati Günay, Ereğli’de faaliyet gösteren bazı gazeteciler ve dernek yöneticileri ile birlikte Atatürk Anıtı’na çelenk koyarak çalışan gazeteciler günü’nü kutladı.
Kdz. Ereğli Gazeteciler derneği (EGD) Başkanı İ.Necati GÜNAY törende yaptığı konuşmasın da şu ifadelere yer verdi;
Kıymetli meslektaşlarım, dava arkadaşlarım,
Bu anlamlı günümüzde bizleri yalnız bırakmayan kıymetli yöneticiler, değerli dostlar,
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
4 Ocak 1961 tarihinde kabul edilen ve basın çalışanlarının bazı haklar ve yasal güvence sağlayan “212 sayılı kanun” adlı düzenlemenin Resmi gazetede yayınlanışı nedeniyle 10 Ocak günü kutlama günümüz olmuştur.
Çalışan gazeteciler günü, gazetecilik mesleğini icra edenleri onurlandırmak için 1961’den beri 10 Ocak günü düzenlenen Türkiye’ye özgü bir kutlama gündür.
1961-1971 arasında "Çalışan gazeteciler bayramı" adıyla kutlanmış; 1971 yılındaki askeri müdahaleden sonra ülkede gazetecilerin bazı haklarının geri alınması üzerine kutlama gününün adı, " 10 Ocak Çalışan gazeteciler günü" olarak değiştirilmiştir.
Söz konusu düzenleme, iş sözleşmelerinin yazılı olarak yapılması, sözleşmelere işin türü ve ücret miktarının yazılması gibi gazetecilerin sosyal ve yasal haklarını belirleyen hükümleri içeriyordu. Bu yasa ile kendilerine yüklenen sorumlulukları kabul etmek istemeyen 9 gazete patronu, 212 sayılı yasanın ve Basın İlan Kurumu’nun oluşmasına ilişkin 195 sayılı yasanın mesleki sakıncalar doğuracağını iddia eden bir ortak bildiriye imza atarak gazetelerini 3 gün kapattıklarını duyurmuşlardır. “Dokuz patron olayı” olarak basın tarihine geçen bu gelişme üzerine gazeteciler, boykot boyunca “Basın” adlı bir gazete yayımlamaya karar vermişler, Basın Gazetesi, 11 Ocak günü yayına başlarken üç günlük boykot sırasında düzenli olarak yayınını sürdürmüştür.
Çalışan Gazeteciler Günü, bu olayın bir sonucu olarak ortaya çıkmış, 10 Ocak, “Çalışan Gazeteciler Bayramı” olarak kutlanmaya başlamış ve 1971’de “Çalışan Gazeteciler Günü” halini almıştır.
Değerli meslektaşlarım, kıymetli konuklar,
Bugün de, yıllardır, zaman zaman coşkulu, zaman zaman buruk biçimde kutladığımız bu anlamlı günümüz için 56.kez, Gazi Mustafa Kemal'in hatırası önünde buluşuyoruz.
Belki bu yıl, hiç olmadığımız kadar üzgün, hiç olmadığımız kadar sıkıntılı ve bir o kadar da gelecek adına karamsarız. Çeşitli gerekçeler adı altında, Hasdal ve Silivri zindanları başta olmak üzere, memleketin çeşitli kentlerinde tam 149 gazeteci tutuklu veya hükümlü olarak özgürlüklerinden mahrum durumdadır. Düşünce işçiliğinin ve düşünce özgürlüğünü suç olmaktan uzak tutmayı gerektiren demokratik anlayışın birer temsilcisi olan bizler için, 149 meslektaşımızın zindanlarda tutulması kabul edilemez.
Bugün, 56.kez manevi huzurunda bir araya geldiğimiz Gazi Mustafa Kemal'den aldığımız ilk görev, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ne sahip çıkıp onu koruyup kollamaktır. Ne var ki bu anlayışı temel düstur olarak olarak benimsemiş bizler bağımsız düşünceyi ve bağımsız düşünce sahiplerini koruyamaz hale getirildik.
Bununla birlikte, özellikle yerel basın kuruluşları olarak, günümüz ekonomik şartları altında daha da ağırlaşan mali portrelerimize en büyük darbe, yine siyasi otorite ve onun yereldeki temsilcilerinden gelmektedir. Ulusal basından başlayan bloklaştırma ve bizden olanlar-bizden olmayanlar ayrıştırmasının daha ağırını maalesef ilçemizde de görüyoruz. Yerel basının ayakta durmasında önemli faktörler olan belediyemiz, bazı meslek odaları ve sendikaların, özellikle ve özellikle, kendi yarattıkları bu bloklaştırma gayretlerinden istifade ederek, kendi basın gruplarını oluşturduklarına şahitlik ediyoruz. Böyle bir girişimin, kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve sendikalara, yandaş basın gurupları yaratmaktan başka bir faydası olmadığı alenen ortadadır. Basın içine yerleştirilmek istenen bu yandaş sözcüğünün, kamuoyu tarafından da, bu kesimlerin istedikleri oranda kabul edilebilir karşılanmadığını açık bir dille ifade etmek isterim. Bu yandan basın kimliği altında, az önce bahsettiğim kurum ve kuruluşların parayla beslediği basın kuruluşlarından bir kalem ordusu yaratmak, o ordunun yaratacılarına hiçbir zaman beklenen yararı getirmeyecektir. Bunun, tarihte de örnekleri çoktur. Dolayısıyla da bu 10 Ocak münasebetiyle, başta ilçemiz belediye yönetimini, Erdemir ve Türk Metal Sendikası yöneticilerini de uyarmak, sağduyulu ve aklı selim düşünmelerini kendilerine tavsiye etmek boynumuzun borcu olmuştur. Yerel basın kuruluşları arasında hayata sokulmak istenen bu bloklaştırma gayretlerine bugüne kadar sessiz kaldıysak, bu sessizliğimiz korkumuzdan değil, efendiliğimizdendir. Son raddeye kadar da bu efendiliği bozmak istemiyoruz. Ancak herkes bilmelidir ki sabır taşı da değiliz. Sabrımızın taştığı noktada vereceğimiz tepkinin, bugünkü sözlerimden daha ağır olacağını herkesin bilmesini istiyorum.
Yerel basın kuruluşlarının yaşadığı bunca olumsuzluklara rağmen kurum ve kuruluşların, kendi etraflarını, sözde danışmanlarla sarması, bugüne kadar ne getirmiştir? Koca bir hiç! Oysa ki, gazetecilerin eleştirilerden kurtulmak için kendilerine sözde danışmanlardan mütevellit bir basın ordusu yaratma peşinde koşan zihniyet bilmelidir ki, kendilerine en çok yarar sağlayan gazeteciler sürekli eleştiren ve sorgulayan gazetecilerdir. Önemli olan bu kenti ve bu kentin dinamiklerini yönetenlerün, her noktada, çizilmek istenen sahte pembe tablolardan değil mantıklı eleştirilerden nasiplenebilmeleri ve yararlanabilmeleridir.
Ereğli Gazeteciler Derneği ve yerel basın çalışanları olarak, ilçemiz ve bölgemizde uygulanmak istenen tüm ayrımcılıklara "yeter" diyoruz dedi.
Haber :
ETİKETLER : Yazdır
» Henüz BUGÜN Haber Görünmüyor