MODERN KÖLELİK...
17 Subat 2015 02:33:00
Uygarlık tarihine bu güne kadar yön veren şey, insanoğlunun vermiş olduğu mücadeleler olmuştur. Önce doğa ile doğanın egemenliğine karşı verilmeye başlanan mücadele, daha sonra insanların kendi aralarındaki mücadelelerine dönüştü..Uygarlık tarihinde insanlığın verdiği ilk onurlu mücadele, ilk kutsal başkaldırı da, insanların köleleştirilmesine karşı gösterilen başkaldırı olmuştur. Büyük Roma İmparatorluğu döneminde İsa’nın Hıristiyanlığı yayması, köleci düzene bir başkaldırı olarak ortaya çıkmıştır. Arap dünyasında ise Muhammed’in İslamiyet’i yaymaya başlaması, yine köleliği ortadan kaldıran nitelik ve anlamda taşır.İsa’nın da, Muhammed’in de vurguladıkları en önemli ve anlamlı olay; bütün insanların eşit olduğu, insanın insana kulluk, kölelik yapamayacağı ve insanın yalnızca Tanrı’nın kulu olduğu ve ancak O’na kulluk edebileceği… şeklindedir.
Amerika, Birleşik Devletler haline gelmeden önce de, kendisini bu sürece getiren gelişme Kuzey ve Güney çatışmasıdır. Kuzey Amerika’nın, köleciliği savunan Güney’e karşı elde ettiği zafer sonucunda Birleşik Devletler doğmuş ve köleci düzene son verilmiştir
Köleci düzenin ortadan kalkmasından sonra ezenle-ezilenin ilişkisi ve niteliği de değişti çünkü. Bu kez rengi siyah olanlar yerine, ortaçağda yoksul tabakanın ve köylülerin köle haline getirildiği görüldü Yeni Çağ’a doğru, tarihe damgasını vuran da, köylü isyanları oldu hep.Yüzünü bilime dönen, yeni bilimsel buluşlarla birlikte teknoloji ile buluşan Batı dünyası, bu çatışmaları da aşarak geride bıraktı.
Ama bu kez ortaya çıkan kapitalist düzen, bir avuç egemen için hemen köleleştirilecek yeni bir hedef kitle yarattı. Bu kez köylü kesim yerine, işçi sınıfı köleleştiriliyordu. Batı’da böylelikle işçilerin sendikal mücadeleleri 18. yüzyılda tarihe damgasını vurmaya başladı.
20. yüzyılın başlarında gelişen emperyalizm, bu kez ise az gelişmiş ülkeleri sömürme yolunda, halkların köleleştirilmesini gündeme taşıdı. Bu kez de çağa damgasını vuran, özgürlük, bağımsızlık ve ulusal kurtuluş savaşları oldu.
İslam dünyasında ise, insanın insana köleliği,Dört Halife Devri’nden sonra, halifeliğin babadan oğula geçtiği dönemle gelen hanedanlık düzeniyle birlikte yeniden başladı. Bu kez din yoluyla insanın düzene köleliği sağlanıyordu.
Türkiye, bu süreci Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın ardından gerçekleşen Cumhuriyet Devrimleri ile aştı. Köylü milletin efendisi olarak görüldü. İşçilerin sendikalaşma süreci hızlandı...
Günümüze gelince, Türkiye’de, bugün 50 yıllık bir mücadelenin ardından işçinin kazanılmış hakları bile elinden alınmaya çalışılıyor. Yeni İş Yasası ve "C-4"ler ile işçi sınıfına, uyguladığı tarım politikasıyla da köylüye, sosyal güvenlik yasasıyla da emekliye ve tüm yurttaşlara modern kölelik adeta dayatılıyor..
Bugün toplumda yurttaşlar sigorta filan da istemiyorum, asgari ücrete de razıyım, yeter ki bir işim olsun diyecek duruma getirilmişlerse, bunun adı kölelik değilse nedir?
Ama bunda şaşılacak bir şey yok!
İnsanlar, insanca yaşama hakkını yanlış kimselerin lütfuna bıraktıkça, paylarına sadece kulluk ve kölelik düşer…
Ne dersiniz????
Sevgilerimle…