SATILMIŞ GAZETECİLER…..
20 Mayis 2019 10:57:00
Julian Assange, Edward Snowden’dan sonra şimdi de Udo Ulfkotte açıklamalarıyla dünya gündemine oturmaya aday oldu.
Ünlü Alman gazetesi Frankfurter Allgemeine Zeitung’un eski editörü, Kohl Hükümeti’nin danışmanlarından, Ortadoğu uzmanı Udo Ulfkotte, dünya medyasına yönelik gerçekleri, önemli bir tanık olarak ortaya dökerek kanıtlıyor. Ünlü Alman gazeteci bu anlattıklarını, yakın zamanda basılan Satılmış Gazeteciler adlı kitabında da tüm ayrıntılarıyla ele aldığını belirtiyor.
Buyurun kitaptan bazı bölümler……
AVRUPA’DA HALKLARI RUSYA’YA KARŞI SAVAŞA KIŞKIRTIYORLAR
“Yaklaşık 25 yıldır gazeteciyim, ve hep yalan söylemeye ve okura doğruyu söylememeye mecbur bırakıldım, ama birkaç aydır Alman ve Amerikan medyasının insanları Avrupa’da Rusya’ya karşı savaşa kışkırtmaya çalıştıklarını gördüğümden beri, kararımı verdim ve ben bu oyunda yokum dedim.. Bu kitabı yazmamın nedeni, Avrupa’da yeni bir büyük savaştan çok korkmamdır.Savaşlar asla kendi başlarına çıkmazlar, arkalarında hep bu doğrultuda çalışmalar yapan bir grup insan olmuştur, yalnızca politikacılar değil, aynı zamanda gazetecilerde..
ALMAN GAZETECİLERİ, NATO VE AMERİKA SEÇİYOR
Alman medyasına bakın, meslektaşlarım her gün Rusya’ya karşı gürlüyorlar, gerçekte hepsi de Nato ve Amerika tarafından seçilmiş gazeteciler... Düşünün beni de, Amerika yanlısı haberlar yaptığım için, Oklahoma ‘onur yurttaşı’ yapmıştı. Amerika yanlısı haberlerimde CIA tarafından yardım gördüm, artık gırtlağıma kadar doluyum, artık bu oyunda yer almayacağım.
ZUBAIDAD’TAKİ KÜRT KATLİAMINDA KULLANILAN ALMAN GAZI
1988’in mart ayında Irak’taki kürtler kimyasal gazlarla kitleler halinde öldürüldüler. Ama ben bölgeye, 1988 temmuzunda İran sınırında olan Zubaidad’a gönderildim. İran-Irak savaşı devam ediyordu. Benim görevim katlimda kullanılan sarin gazının Alman üretimi olduğunu fotoğraflar eşliğinde yazmaktı.Döndükten sonra hazırladığım onca haber, sadece küçük bir fotoğraf ve kısa bir yazıyla Frankfurter Allgemeine’de çıktı. Haberde vermek istediğim tüm insanlıkdışı korkunçluklar tamamıyla çıkarılmıştı, Kendimi ihanete uğramış hissettim, tüm dünyaya vahşeti göstermek istemiştim, ama dünyaya haykırmama izin vermemişlerdi
GAZETECİLER, GİZLİ SERVİSLERİN “DESTEK GÜÇLERİ”
“Pekçok gazeteci kendisini Avrupalı ya da Amerikalı diye niteliyor ama aslında hepsi, ben dahil, ‘resmi olmayan destek güçleri’yiz, bu şu demek, gerçekte sen işe gizli servisler tarafından alındın, tabii asla bunu kabul etmeyeceklerdir, ola ki açığa çıktın; işte bu nedenle bize ‘resmi olmayan’ diyorlar, yani paravan. Pek çok kez bu role büründüm, bundan utanıyorum, finans çevreleri yani Amerikalılar tarafından satın alındığım halde saygıdeğer Frankfurter Allgemeine için çalıştığım için de utanıyorum. Hepimiz Amerika ve Avrupa Birliği yanlısı haberler yazmaya yönlendiriliyor ya da mecbur ediliyorduk, ama asla Rusya yanlısı yazamazdık.”
ALMANYA, BİR AMERİKAN SÖMÜRGESİ
“Çok üzgünüm, bu, benim için artık demokrasi ve özgür basın demek değil. Almanya bugün hala bir tür Amerikan sömürgesi: örnek vereyim Almanların büyük çoğunluğu toprakları üzerinde nükleer bomba istemiyor, ama onlar burada bulunduruyorlar, hem de nasıl!!!”
HER ŞEY ÖRTÜLÜ BİR HALKLA İLİŞKİLER ÇALIŞMASI ALTINDA
“CIA, gazeteciye yanaşıp, bizimle çalışır mısın? diye sormuyor tabii. Genelde gazeteciye nazik bir Amerika’ya ziyaret daveti ulaşıyor, tüm masrafları karşılanmış. Özetle, sizinle arkadaş oluyorlar, ve sonunda tatlılıkla işbirlikçi konumuna kayıyorsunuz, çünkü onlara güvenmişsin. Bir süre sonra sana şunu ya da bunu rica etmeye başlıyorlar, ve yavaş yavaş beynin yıkanmış ve şartlanmış hale geliyor; bu tabii sadece Alman gazetecilerin başına gelmiyor, bunun daha da fazlası İngiliz gazetecilere oluyor, çünkü Amerika ile daha da sıkı bağları var, sonra İsrailliler, tabii ki Fransızlar , sonra Avusturalyalılar, Yeni Zelandalılar, Taivan ve diğerleri, hatta Arap dünyasında da bu böyle, Ürdünlü gazeteciler, Umman...”
GİZLİ SERVİSLER OFİSLERDE DE GAZETECİLERİ ZİYARET EDİYOR
“Bazen gizli servisler ofise gelip sizden belli bir haberi yazmanızı istiyorlar. Bu olay benim başıma da geldi! Hatırlatmak isterim, Alman Gizli Servisi BND, doğrudan CIA tarafından kurulmuştur. Bu beyler, bana Frankfurt’a Frankfurter Allgemeine’a geldiler bana Kaddafi ve Libya üzerine bir haber yazdırmak için. Kaddafi’ye yönelik benim hiçbir bilgim olmamasına rağmen, ama bana her şeyi onlar verdiler, sonuçta onların hazırladığı haberin altına sadece benim adımın konması gerekiyordu, tamamıyla BND’nin eseri bir haberdi. Dosyalarım arasında hala durur bu haber, Kaddafi’nin Rabtha’da kimyasal gaz üretimi için fabrika kurmasına yönelik bir haberdi. Bu haber Frankfurter Allgemeine’da çıktıktan sonra tüm dünyanın televizyon ve gazetelerinde de yer aldı. Ama gerçekte benim hakkında hiçbir şey bilmediğim bir olaydı, gizli servis tarafından verilmişti.
HAYIR DERSENİZ, BAŞINIZA HOŞ OLMAYAN ŞEYLER GELEBİLİR
Ben de gizli servislerle çalışmazsam başıma neler gelebileceğini çok iyi biliyordum. Düşünün, evim tam altı kez arandı, çünkü bir savcı beni ‘devlet sırlarını yaymakla’ suçlamıştı...Yine de kaba kuvvetle gerçeklerin üstünün örtülemeyeceğine inanıyorum, er ya da geç ortaya çıkacaklardır.Sonuçlarından korkmuyorum, bugüne dek üç kalp krizi geçirdim, çocuklarım yok, eğer beni mahkeye verirlerse ya da hapse atarlarsa, gerçeklerin zafer kazanması uğruna, değeceğine inanıyorum.”
Bu kitabı okumanız ve hem mikro ölçekte hemde makro ölçekte gazeteci diye bildiklerinizi yeniden değerlendirmeniz dileklerimle…
Sevgilerimle..