Herkesin bir ŞEY’ler olmaya çalıştığı yerde ben bir HİÇ’miyim!
31 Mayis 2015 09:09:00
Deniz olmasak da okyanusta bir damlayız. Denizler de, okyanusta bu damlalardan oluşur.
Bu gün partilere, seçimlere değil duygulara, hislere dokunmak istiyorum. Dün Ereğli de yaşadığımız CHP mitingi inanıyorum ki birçok gerçeği de su yüzüne çıkarmıştır. Bunun tek bir cevabı olur, ülke genelinde herkes değişime hazır. Ereğli de ise bir devir kapanmış, yeni bir sayfa açılmıştır. Kimse kimseye silah çekmez, herkesin silahı aslında kendi dilindedir, tetiği kendine kendi çeker.
Bana ‘’ Meryem sen hayal görüyorsun ‘’diyenlere halk miting alanında hayalin gerçeğini yaşattı. Birilerine güvenerek yola çıkanlar yolda kalırlar. Ben ise kendime güvenir, özgüvene sahip olanlarla da yola koyulurum. Selametle yol almak isteyenler, yol arkadaşlarının kimler olduğuna kendileri karar verirler. Seçimlere sayılı günler kaldı. Tek amaç sevgi ve barış içinde insanca yaşamak olmalı.
Öfkeyle, kıskançlıkla, kibirlikle, bencillikle, hırsla, korkuyla beyninizi doldurur, zihninizi meşgul ederseniz kendi kendinize gerçek dışı, olmadık senaryolar üretir ve onu da yaşarsınız. Bu durumlar ise karşı taraftakilere hiçbir şey yapmaz sadece kendi kendinize ve çevrenizdekilere zarar verir.
İnsanoğlu hep bir şeyler ister ve kazanmak için çabalar, istediklerimiz olmadığı zaman ise bazen inancımızı yitirir, öfkeye kapılırız.
Evrensel bir yasa vardır hayatımızda, yaşantımızda, ‘’ alma-verme ‘’ yasası deriz buna. Ne verirsek aynı şekilde karşılığını alırız. Ne alırsak da aynı şekilde karşılığını veririz. Yaşantımız, kazandıklarımız, elimizdeki değerler yaptıklarımızın mükafatıdır.
Önce ne istediğimizi bilmemiz gerek, her zaman aynı kişilere bir şeyler verip, aynı kişilerden bir şeyler almak zorunda değiliz. Yaşamdaki alma verme enerjisi kendi enerjimizi etkiler, neler olduğunu sıralamaya, yazmaya kalksam liste uzar gider. Yaşam alanınızdaki bu dengeyi siz kendiniz belirleyecek, ölçeceksiniz.
Aslında kural çok basit, biz içimizdekileri boşaltıyoruz, evren dolduruyor. Bizler evrene ne verirsek aynını geri alıyoruz. İçimizdeki verme enerjisini boşaltacağız ki, alma enerjisine yer açılsın, pozitif ve negatif enerji açığa çıksın, çıksın ki! O zaman içimizdeki olumlu ve olumsuz niyet çalışmaları işlemeye başlasın.
İçimize yeni enerji doldurma safhasında hatırlamamız gereken en önemli şey, Allaha şükretmekten geçer. Halimize, var oluşumuza, bu güne kadar olan, olmayan ve bundan sonra oluşacak olan güzellikler için Yüce Allaha şükretmemiz gerekiyor.
Yaptığımız her hareket, kilide giren anahtardır. ŞÜKÜR ise anahtarı çeviren koldur. Benim aklım var her şeyi kendi aklımla hallederim demekle de olmuyor, hüküm ve takdir Allah’ındır.
İnsan ne kadar ilme sahip olursa olsun, eğer ne kadar aciz olduğunu bilmiyorsa HİÇ bir şey bilmiyor demektir. Çünkü, aciz olduğunu bilmeyen de edep bulunmaz.
Dünya hayatı her canlı için, zorlu bir imtihan boyutudur, o boyutu geçmek kolay değil zor olacak ki! Bu sınavı hak edenler geçebilsin.
Hayat, bizim belirlediğimiz kurallara, zamana ve beklentilerimize göre akmaz. Kendimizden başkalarının dünyayı bizim gibi görmelerini beklemek bizi ister istemez hayal kırıklığına uğratır ki! Bu da doğaldır.
İnsanların karakter ve kişiliğini değiştirmeye çalışmaktan, insanların duygularını hiçe saymaktan kendimizi muaf tutmalıyız.
Kendimize dayatılan her şeyi kabul etmek, sindiremeyeceğiniz şeyleri yutmak zorunda olmadığımız gibi, hiç birimiz birilerinin beklentilerine göre yaşamak zorunda da değiliz.
Beklentilerimiz mükemmel olmayabilir ama nihayetinde koşulsuz olarak, sevgiyi, barışçıl olmayı hayatımıza geçirmeliyiz, kimseyi yargılamadan, kırmadan, incitmeden bunu başarmalıyız.
İçimizdeki ışığı yakan sevgi enerjisidir, bu ışığı dışarıya yansıtan ise içimizdeki iyi niyet, sevgi ve hoşgörüdür bunlar olmaz ise dışarıya yansıttığımız ışığımızı kimse göremez.
UYUYUPTA UYANAMAMAK, UYANIPTA UMDUĞUNU BULAMAMAK VAR.
HER UYANIŞIMIZDA 2 SEÇENEĞİMİZ OLUR; YA HAYALLERİMİZİ RÜYALARIMIZ DA GÖRMEYE DEVAM EDERİZ,
YA DA AYAĞA KALKAR GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN MÜCADELE EDERİZ.