İHTİYAÇ HALİNDE KOALİSYONLA YÖNETİLMEYİDE BENİMSEMEK GEREK
29 Haziran 2015 23:04:00
Konuşma sanatı üzerine yapılan yorumları duymuşsunuzdur;
Fransızlar, düşünmeden konuşur.
İtalyanlar, hiç dinlemez hep konuşur.
Almanlar, hızlı düşünür hızlı konuşur.
Amerikalılar, hem düşünür hem konuşur.
Japonların hepsi dinler biri konuşur.
"Türkler, ya hepsi konuşur ya da hiçbiri konuşmaz."
Bu gerçekten doğru bir tespit olmuş. Bizler genelde konuşmayı başlayınca dinleyecek insan, dinleyecek insan bulunca da konuşacak insan bulamayız.
Ortada tanık olduğumuz o kadar çok olay var ki! Keşke her şeyi sükunetle konuşabilsek ve aynı sükunetle dinleyebilsek.
Bu yaşıma geldim yıllardır insanların, birbirinin aynı olan konular üzerindeki tartışmalarına şahit oldum ama hala bir çözüm üretilemediğini de maalesef görüyorum. Sorunları çözmek bu kadar zor olmamalı, bizlere problem çözmeyi taaa ilkokulda matematik dersinde öğretmeye başlıyorlar. Keşke sayılar üzerinde değil de, gerçek hayatta yaşarken karşılaşacağımız problemleri çözme konusunda eğitim verselerdi bizlere, belki o zaman daha az sorunsuz bir toplum olurduk.
Ülkeyi başsız bırakmayalım dedik, bir seçim atlattık ama hala ülkeyi teslim edecek bir baş bulamadık. Kimse kimseyi dinlemiyor, her kafadan bir ses çıkıyor. Alında herkes aynı şeyi söylüyor ama farklı bir anlatım kullanıyor.
‘’ AK Partisiz bir Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan mı? Yoksa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’sız bir AK Parti mi? Bu herkesin sorunu haline gelmiş ve son günlerin en hararetli tartışma konusu olmuş. Eskiden Rahmetli Turgut Özal zamanında Anavatan partisi vardı, rahmetli cumhurbaşkanı olunca parti dağıldı, bu gün herkes AK Partide de aynı olay yaşanacak diye bekledi ama olmadı.
Neden olmadı? Çünkü rahmetli Turgut Özal her cumhurbaşkanı gibi kullandı makamını ama Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bunu yapmadı, ülkenin cumhurbaşkanı olmak ayrı, parti başkanı, başbakan olmak ayrı bunu bile bile kendisi farklı davrandı ve aleni taraf tuttu, ben hepsini olurum diye hareket etti.
Partisinden vazgeçmedi, bu davranışı belki partisi içinde sorun oldu, halkın bir kısmı kendisini hala cumhurbaşkanı gibi değil de, başbakan, genel başkan gibi görüyor, bu da partisindeki bazı insanları rahatsız ediyor olabilir. Genel seçimlerde seçmen tek başına AK Partiyi iktidara getirmedi, bunun sebebini Recep Tayyip Erdoğan’a bağlayan da yine kendi içlerindeki bazı üyeleri.
Yolsuzluk iddialarına muhatap olan bakanların, çocuklarının ve Rıza Sarraf’ın hesap vermesini engelleyen Recep Tayyip Erdoğan’a seçmenden ciddi bir tepki var. AK Parti bu gün koalisyon hükümetini kurmak istiyor ama karşısındaki partileri koalisyon ortağı olmaya ikna etmeleri bayağı zor aslında, AK Parti ile koalisyon kuracak olan parti de çok büyük cesaret olması lazım, ülkesi için elini değil, gövdesini taşın altına koyacak olması lazım, gerekirse AK Parti ile koalisyon kurulması lazım, koalisyon kuracak olan partilerin seçim meydanlarında halka verdikleri sözleri tutması lazım.
Herkes koalisyonu istiyor ama istemeyen bir tek cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi. Ülkesini düşünmeden erken seçim istemek bu ülkeye bir fayda sağlamaz.
Milletvekillerine egolarınızı dışarda bırakın diyen Recep Tayyip Erdoğan belki de kendi egoları yüzünden, kendi partisine zarar verecek.
Seçmen hiçbir partiyi tek başına iktidara getirmedi, belki de bilerek koalisyon hükümeti kurulsun istedi. Bu ülke daha öncede iyi kötü koalisyonlar gördü.
Kavgalarla bir yere varılamayacağını da herkes biliyor, koalisyon halk için değil ama partiler için risktir, bu riski göze alan parti de halkın gözünden düşmez aksine ülkesine ve halkına sahip çıktı diye artı puan alır düşüncesindeyim.
Şartlı koalisyon hükümeti kurulur eğer şartlara uyulmaz ise ondan sonra seçime gidilebilir ama şimdi hiçbir hükümet kurulmadan bizler bu sandıktan çıkan sonucu beğenmedik haydi bakalım yeniden seçime demek çok saçma olur.
Karşılıklı anlaşarak koalisyon sağlanmalı başka yolu yok, onla bunla olsun diye tartışma yapacak zamanda yok, biran önce bu hükümet kurulmalı. Bu seçime girip seçmen tarafından, koalisyon kurma aşamasına getirilen partiler yeni kurulmadı hepsinin belli bir seçmen kitlesi var, bunlarla kurulan koalisyon iyi mi olur kötü mü olur bu ortaklık gerçekleşmeden anlaşılmaz.
Bu gün ortada dolaşan şaibeli bakanları yargıya göndermekte çözüm değil, gittiklerini farz edelim bunlar suçlu gösterilir ve ceza verilir diye beklemek hayal olur kanısındayım, aksine bu günün şartlarında kendi ellerimizle üzerlerindeki şaibeleri de kaldırtır ak pak halkın içine geri dönmelerini sağlarız.
Bu günkü şartlarda AK Parti’nin içinde olmadığı bir koalisyonun kurulması da imkansız gibi görünüyor, bu durumda en mantıklısı önümüzdeki seçime kadar şartlı olarak AK Parti ile kurulacak olan koalisyonu içimize sindirmek gerek.
Hiç kimse de bu gün AK Parti ile koalisyon kuracak olan diğer partinin önümüzdeki seçimde oy oranı düşecek diye de beklemesin, ülkenin yararına koalisyona razı olan parti seçmenin sandıktaki oy potansiyelini düşürmez aksine yükseltir.
Bir daha böyle bir şansı yakalaması zor olan MHP bu şansını maalesef kullanamadı, keşke ülkesini düşünüp Kılıçdaroğlunun teklifini kabul etseydi.
VE HER ŞEY BİTTİĞİNDE HATIRLAYACAĞIMIZ!
KORKTUKLARIMIZIN SÖZLERİ DEĞİL,
KENDİ SESSİZLİĞİMİZ OLACAKTIR