BARIŞ, HÜKÜMLERİN EN GÜZELİ, BİR ERDEM, GÜVEN VE ASALETTİR.
08 Haziran 2015 07:29:00
Olgunlaşmamış bir meyveyi zorla dalından kopartmaya çalışırsınız, ya da günü dolmamış bir bebeği zorla dünyaya getirmeye çalışırsınız gibi bir olgu vardı. Zonguldak bölgesinde MHP’ye adeta zorla bir aday çıkartması için mücadele verildi. Hani bu mücadeleyi verenlerde kendileri bile inanmıyordu MHP’nin bir vekil çıkaracağına ama seçmen üzerinde böyle bir algıyı oluşturarak çalıştılar, yetmedi CHP’ye ihanet edenleri yanlarına aldılar, yetmedi Zonguldak bölgesinden CHP seçmenlerini telefonla arayarak, CHP’ye değil MHP’ye oy vereceksiniz baskısını uyguladılar.
Bunu yapanlar şimdi mutludur eminim ama mutluluklarının çok fazla süreceği söylenemez, hatta onlara bir şeyde kazandırmaz. Hadi bunu onlar yaptı diyelim, seçmenin aklı, kendi fikri hiç mi yok, başkalarının yönlendirmesiyle yaşam nereye kadar gider. CHP’ye CHP’nin adaylarına, teşkilata, genel merkeze kırgın ve kızgın olan bazı seçmenlerin bu davranışı yapması ise külliyen hata, öfkeyle kalkan zararla oturur derler atalarımız.
AK Partiden umduklarını bulamayan, ya da AK Partinin yaptığı olumsuz davranışlara artık tahammül edemeyenlerin CHP’ye değil de MHP’ye oy vermesini anlarım da, CHP’de olup ta MHP’ye oy verenleri hiç anlayamam.
AK Partinin bu gün geldiği nokta ise insanlara ilahi adalet dedirtiyor. Son çıkış noktasında seçmen gerçekten de bu defa ıskalamadı. Seçmenin çoğunluğu vekil adaylarından memnun değildi ve kendilerini erken seçime odaklayarak oy kullandı. HDP’nin barajı geçmesi erken seçim ihtimalini doğuracak diyerek belki de şimdi gerçekleşen seçimi riske sokarak oy tercihini kullandı. Bunun sonuçlarının iyi mi kötü mü olacağını da önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Henüz oynanan oyunların ne olduğunu tam bilmiyoruz, uygulanan strateji nedir AK Parti tek başına iktidar olmak için her şeyi yapacaktır, böyle bir seçim sonucuna seçmen kendi düşüncelerine göre sevinebilir ama onların istediği sonuç bu değil. AK Partiden seçim öncesi istifa edip şu an HDP’den meclise girecek olanlar HDP’den istifa edip tekrar AK Partiye geçebilirler bu da AK Partinin meclisteki milletvekili sayısını artırır ve tek başına hükümeti kurabilirler. Bu ihtimali de düşünmek lazım. Bu istifalar gerçekmiydi, oyunmuydu bilmiyoruz.
Milletimizin yapısında son yıllarda bir bozulma var. Cumhuriyet Halk Partisi diyoruz. Bu Halkın partisi temelinde halkçılık var, CHP halka inemiyor diye bir olumsuz algı oluşturuluyor. CHP asaleti simgeler, dürüstlüğü, doğruyu, özgürlüğü simgeler. Ülkemizde din, dil, ırk ayrımı olmadan hep birlikte tek bayrak altında yaşamanın rahatlığını simgeler. CHP deki 6 ok bizlerin ilkelerini simgeler.
Bu seçim sonuçlarından hiç kimse kalkıp da CHP Genel Başkan’ı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu sorumlu tutmasın. Elinden geleni fazlasıyla yaptığına inanıyorum. ‘’İktidar olmak için her yol mubahtır’’ demeden dürüstçe, seçmenine, halkına doğruları söyleyerek hareket etti. Hayal alemini değil, gerçekten halkın ihtiyacı olanları, verebileceklerini vaat etti. Seçim sonuçlarından görülüyor ki! Ülkede fakir yok, kimse yoksuluz diye el açmasın, kimsenin kapısını çalmasın. Aldığımız maaş ile geçinemiyoruz diyen emeklilerimiz yok bizim. İşsizim, okulumu bitirdim diplomamı aldım ama atamam olmuyor diyenlerimiz yok bizim. Kocamın aldığı maaş yetmiyor bende evlere temizliğe gidiyorum, kendi çocuklarımı evimde bırakıp, ücret karşılığı başkalarının çocuklarına bakıyorum diyen kadınlarımız yok bizim. Etrafında çok yoksul insan olduğunu, fakirliğin onları hırsızlık yapmaya yönlendireceğini düşünüp, evlerine hırsız girer korkusuyla kapılarını çelikten yapıp, pencerelerine demir parmaklıklar taktıran halkımız yok bizim.
Türkiye de yoksulluk yok, hırsızlık var. Bakın dünyanın neresinde hırsız korkusuyla yaşayan ülke var. Dünyanın neresinde penceresinde demir parmaklıklarla yaşayan halk var. Dünyanın neresinde kapı önlerinde güvenlik var. Nerede yaşıyoruz biz diye neden sorgulamıyoruz kendimizi, bu korku niye. Madem hepimizin hali vakti yerinde neden şikayet ediyoruz. Doğallıktan uzaklaştık, doğadan koptuk, yürüyüşü unuttuk, yeşilliği unuttuk, güneşi, denizi unuttuk, piknik alanlarını unuttuk.
Hayatımızı site içerisine aldık sitenin içine dışına kamera sistemi, parkımızı, piknik alanımızı, spor salonumuzu, marketimizi, kantinimizi, havuzumuzu içine yaptık kapımıza da bir güvenlik ordusu koyduk. Kendi kendimizi dört duvara hapsettik farkında değiliz.
Partiler ya da yöneticiler değil, insanlık kötüye gidiyor. Önce biz kendimize dönelim ve ne istediğimizi, ne yaptığımızı, kendi hatalarımızı görelim. Önce kendimizi terbiye edelim ondan sonra ülkede huzur kendiliğinden yerleşecektir.
Hırslarına yenik düşen, kendi menfaatleri uğruna başkalarını harcayan toplum kendini düzeltmeden ülkenin yönetimi düzelmez. İnsan kendisi neyse karşısındakini de öyle görürmüş.
Bu dünyada hep birlikte, yaşadığımız sürece Sevgi ve Barış içinde, milletçe eşitliğin ve özgürlüğün sefasını sürmek istiyoruz!
Yasalar, kurallar kitaplar, taşlar ve mermerler üzerine kalmasın, tüm insanların yüreğinde yazılı olan ebedi adalet, artık bu dünyada egemenliğini kursun.