YİNE OLMADI, YİNE OLMADI, YİNE OLMADI!!!
28 Ekim 2016 10:27:00
Düşünüyorum, yazıya nasıl başlasam acaba diye?
Yazmak istediklerimi düşündüğümde o kadar çok giriş bölümü geliyor ki aklıma, bende ister istemez hangisiyle konuya başlasam acaba diye düşünmeden edemiyorum.
Konu ne mi?
Konu 29 Ekim Cumhuriyet Bayramının anlam ve önemini yitirmiş olmamız.
Cumhuriyet Bayramı bizlere birlik beraberlik içinde neşeyle kutlansın diye armağan edilmiş. Devleti yöneten ve halkı temsil eden kişiler belli zamanlarda yapılan seçimlerle, halkın verdiği oylarla başa gelir bu Cumhuriyet yönetim şeklidir.
Yöneticiler halka karşı sorumluluklarını bilmelidir. Eğer halkın oylarıyla seçilenler halka karşı taşıdıkları sorumluluklarını unuturlarsa, halk isteyerek meclise soktuğu kişileri gene seçildikleri gibi geri almayı da bilir.
‘’ Egemenlik kayıtsız şartsız Millete aittir ‘’ bu asla unutulmamalıdır. Cumhuriyetle halkın arzuları, yöneticilerin keyfiyetlerinin önüne geçmiştir.
Atatürk; Devlet, mutlak bir kişinin hakimiyetin de yönetilmesine, bir ailenin neslinin devamını sürdürmesine son verilerek, bunun yerine halkın devlet yönetiminde söz hakkına sahip olması gerektiğine inanarak Cumhuriyeti ilan etmiştir.
Yani her şeyin başında seçilenlere oy veren halk gelir.
Geçtiğimiz günlerde Kdz.Ereğli CHP ilçe başkanlığının düzenlediği Cumhuriyet yemeği etkinliğine katıldım. Gecede benim olumlu olarak ilgi ve alakamı çeken tek şey, programı sunan Gazeteci Altan Akçakese ‘nin güzel sunumu oldu, buradan kendisini bir kez daha tebrik ediyorum.
Gecede bende olumsuz etki bırakan durumlar;
Gecede herkesi kapsayan birlik ve beraberliği göremedim, koca salonda yine aynı kişiler gruplaşarak birbirine kenetlenmiş, istemediklerine sırt dönmüşler.
Madem bir Cumhuriyet yemeği düzenleyeceksiniz, o zaman şehrin sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelecek hep birlikte bu yemeği düzenleyeceksiniz ki, gümbür gümbür birlikteliğinizi ilan edeceksiniz, ses getireceksiniz ses. Böyle yapmalısınız ki emekleriniz boşa gitmesin.
Her kurum kafasına göre organizasyon yaparsa bunun adına birlik beraberlik denmez. Burada olay Cumhuriyeti kutlamak değil, gövde gösterisi yapmak olur. Ha bu arada kendi kendine gövde gösterisi yapmışsın bunun da bir anlamı yok.
Ben neden yemekte göremedim, muhtarlarımı, neden göremedim sivil toplum kuruluşu yöneticilerini.
Ben neden göremedim salonda birlik ve beraberliği.
Herkes birbirini dikizlemeye gelmiş gibi bir ortam vardı salonda, kim kimin yanında oturuyor, kim kiminle sohbet ediyor, kim kime yakın gibi.
Sanki yarın yerel seçim olacak da aday adayları halkı selama durmuş, kendi reklamını yapıyor, diyeceğimde arkadaş ortada halk da yok.
Heyyyy size akıl verenler, ya Allah aşkına birazda kendi aklınızı kullanın, yanlışlarınızı görün ve silkelenin artık. Çok geç olmadan.
Halka ve basına sırtını dönen baştan kaybeder bu en önemli faktördür.
Seçilenler, tüm yerel basını etraflarında toplamayı bilmeliler. Bu tür etkinlikler bir iki basınla olmaz, ben biletimi aldım geldim, masama oturdum yemeğimi de yedim, görevimi de yaptım ama diğer basın temsilcilerine ‘’ Cumhuriyet yemeği düzenleyenlerin, bizim salonda basına ayıracak masamız yok ‘’ demelerini ise esefle kınarım.
Sizler Cumhuriyet yemeği etkinliğinde yemek salonunda basına yer gösteremezseniz, onlarda gazete sayfalarında size güzel yer gösteremezler.
CHP’nin eski ve yeni bütün yöneticilerini o salonda görmemiz gerekirdi. CHP üyelerini görmemiz gerekirdi.
Salona sığmazdık diyeceksiniz belki ama ona da çözüm bulunurdu, keşke tüm üyelerinizle, eski yeni kim varsa yöneticilerinizle, sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelerek bu cumhuriyet yemeğini düzenleseydiniz de, salon doldu taştı dışarıya masaları açtırdık diyebilseydiniz. O zaman ayakta alkışlanacaktınız.
Bu yemek bence körler sağırlar birbirini ağırlar gibi olmuş.
O partiye yıllarını vermiş, Önceki dönem ilçe başkanlarından Yaşar Balcı’ın ise mutlaka o yemekte olması gerekenlerden biri olduğunu düşünüyorum.
Emek vermişsiniz güzel bir organizasyon düzenlemişsiniz ama gene sonunu iyi getiremediniz. Salonda ki gruplaşma aleni ortadaydı. Sanki kutlamaya değil de birileri birilerinden hırsını çıkarmaya gelmiş gibiydi ortam.
Keşke keşke bu fırsatı çok daha güzel değerlendirebilseydiniz ama olmadı gene başaramadınız. Açılın ya açılın, bi açın şu kolunuzu, kanadınızı herkesi kucaklayın, küçük olsun benim olsun zihniyetini bırakın artık, küçüle küçüle milletin cebine girdiniz.
İnsanların içindeki coşkuyu çıkarın ama bunu nasıl yapacağınızı bilmiyorsanız lütfen bir bilene danışın.
Birilerine biat etmeyi bırakın, halka inin.
Yazacak başka şeylerde var da, onları sonraya bırakayım.
Hepiniz birbirinden değerli kültürlü insanlarsınız ve lütfen yaptığınız yanlışlarla hem kendinize hem partinize zarar vermeyi artık bırakınız.
Küstürdüğünüz insanları tekrar tekrar kaybetmeyi değil de, onları yeniden kazanmayı deneyin. Sorun üstüne sorun yaratmayın, çözüm üretin.
Zaman dediğimiz kavram çok hızlı geçer, bi de bakmışınız ki seçim gelmiş kapıya dayanmış.
Ha bu arada aklıma gelmişken şuna da değinmeden geçemeyeceğim, hiç kimse Belediye Başkanı Dr. Hüseyin Uysalı eleştirmesin, insanı batıran, dibe çeken kendi bedeni değil etrafındaki asalaklardır, buda unutulmamalı. Belli ki herkes kendini seçime endekslemiş ama insanı zirveye çıkaran da, dibe vuranda ekibi ve etrafındaki kitledir.
SON NOKTA;
Herkes Halil Posbıyık’ın cenazesini kaldırdık diyordu ama ben o yemekte Halil Posbıyık’ın ölmediğine gözlerimle şahit oldum. Hadi bakalım hayırlısı seçim arenası er meydanı.